2023 Nasıl Başladın!!!

Herkese merhaba, 

Her şeyin anlamını yitirdiği bu son dönemlerde neyi nasıl aşacağız bilmiyorum. 

Herkeste bir çaresizlik, çaresizliğin getirdiği boşvermişlik, boşvermişliğin oluşturduğu kaygı bozuklukları. Hem insan istiyorum hem istemiyorum. Çok garip bir his. Ve bu his her yaşadığımız sıkıntılı durumlarda beni daha da kendime kapattırıyor. Ne depremi bitiyor, ne ekonomik krizi, ne pandemiler, ne siyasi krizler, ne iş stresi bitiyor, ne evlilik ve aile kaygısı bitiyor. Ben anlamadım arkadaşlar, kahve içiyorum ben bu kahveyi ne ara içtim yetmedi bana diyorum. bir daha bir daha, sonrası kendi kalp çarpıntımda oturduğum yerde depremleri yaşıyorum. Sallanma bitmiyor yani..   

Eşyalarıma bakıyorum, her şey gerekliliğini yitirdi sanki. Bunu niye süreceğim ki, bunu niçin kullanacağım ki sorularıyla kaplı kara bulutlar banyomda, odamda, salonda, çantamda. 

Yediğime içtiğime bakıyorum, yarın ya bunları bulamazsam! sonrası mide krampları, bulantıları. Ne ağzımın tadı kaldı, ne de burnumdaa güzel kokular. 


***


İş hayatına girdiğimden beri sözde profesyonel hayat beni hiç mi hiç mutlu etmedi, şakasız. 

Ben çalışkan bir insanım, her türlü çalışırım yaparım çözerim o konuda güvensizliğim yok. 

Daha ilkokuldan itibaren yaşadığım, dahil edildiğim, boğulup çıkmak istediğim olayları dün gibi hatırlıyorum. Ödev ve ders benim için sadece ödev ve dersti. O kadar. Zor gelmezdi bana. Ben üretmeyi başka alanlarda tercih ediyordum ama kendimi ifade edebileceğim ortamı kendi koşullarımda bulmak çok zordu. Duygusal ve verici bir kişiliğie sahip olmak asıl zor olanı, başkasına ateş olmak için kendini yakmak diye bir betimleme var, aynı bu işte. Herkes beni arar, sorar, bu neydi, şu ne olacaktı, zamanı neydi, yeri neresiydi, kaçtaydı, ne kadardı, kimdi, neydi.. Ben hep cevaplayandım. Soru sormazdım. Sorabildiğim sorular da anlamsızdı kimileri için. Ben daha ruha, derine, kalbe dayalı yaşıyordum. Ortaokulu, liseyi, üniversiteyi hep böyle hatırlıyorum. Kimin ne derdi var, dinlerdim. Elimden hiçbir şey gelmese de dinleyeydim bari yani değil mi. Bari onu yapabileyim diye...  Bir dönem ciddi bir şekilde psikiyatrist olma hayalim vardı. Profesyonel yönelimim o yönde olsaydı belki de gerçekten daha doygun yaşayacaktım hayatımı. İş beyaz yakalılığa gelince üstünden çok zaman geçti artık çok geç nidalarıyla kendini boşluğa bırakıyorsun. O boşlukta sağa sola savruluyorsun. Kimi zaman vaktin olmuyor, kimi zaman paran. Zaman zaman eşlikçi arıyorsun, bazen de yalnız kalamıyorsun kalabalıkların içinde. 


Ülkemizin içinde bulunduğu bu durum, aslında bu "durumlar" artık ağrıma gidiyor, dokunuyor. 

Daha iyisi olabilirdi!!! Sığlıktan kurtulamıyoruz. O sığlıklarda da ben olmak istemiyorum işte. 


***

Tüm kapılarını kendine kapatıp hep başkası için açmak. 

Tüm duygularını bastırıp başkaları için anlamlandırma ve adlandırma yapmak. 

Beni hep müzik, sinema, tiyatro, resim, dans, dil bunlar mutlu etmiştir. Bu mutlu anlarımda yanımda olan sevgimizi hak ettiğimizi düşünüp yanımda var olan tüm bedenleri ruhları hala anarım, unutamam. Herkesin canı sağolsun, kalanın da gidenin de. 

Geçen gün bir yazı çıktı karşıma, eğer kalbinde ufak bir kıpırtı varsa tamamdır o doğrudur onunla ilerle. Beni dinlemeyen ne çok insan var etrafımda. Sakalım yok ki dinlenmiyorum derim hep. Bu bir değil, iki değil. Zamanla o ateş o şevk yerini göz çevirmelere, kulak kapatmalara bırakıyor tabii. Kabuğa çekilmek, benim için böyle bir anlam taşıyor. Az ile ilerlemek, Çoktan kaçmak... İNSAN olmak kendi bildiğince, başkalarının İNSANI olamamak belki de. 


***

Öyle korkular içinde dakikalar yaşıyorum ki, duş jeli kullanamayacak kadar hızlı hareket etmek zorunda hissediyorum kendimi mesela banyoda. Ya banyoda yakalanırsam... 

Mutfakta ocak başında yemek yapıyorum, ocağı söndürmeden çıkmamalıyım, Nereye kaçarım, o şurdaydı, bu oradaydı, yetişebilir miyim, ya yetişemezsem...

Kafama bir şey dökülür mü? Mutfak tehlikeli. Ya ayakta duramayacak kadar sallanırsak... 

Huzursuzluk en üst seviyesinde, gece uyku yok. Kendimi en rahat bırakabildiğim yer ve zaman aralığı; fabrikaya gidip gelirken kullandığım servis ve o süre. 


***


📢 Arşivimde biriken fotoğraflar : bitenler, elden çıkarttıklarım, geri dönüşüme gidenler, memnun kaldıklarım, sevmediklerim, vs...



Son dönem memnun kaldıklarım 💪; 

*Daylong güneş kremi 
*Dove deodorantları
*Roc Retinol kapsül
*Cosmed enzim peeling
*Jeuvenile C vitamini serumu
*OGX sirkeli şampuan 



Clinique markasının yeni çıkan kömürlü temizlik balmı, canım arkadaşım verdi, deniyorum, memnun da kaldım. Belki seyahatlerim için küçük boyunu satın alabilirim. 



Skinfood'un bu viral olan göz altı somonlu kapatıcısının 01 numarasını alıp kullandım, ancak çok memnun kalmasam da devam ediyordum azar azar kullanmaya. Ancak bir süre sonra açtığımda kokusu o kadar çok kötü olmuştu ki, atmak zorunda kaldım. Yapısı çok yoğun, benim morluk problemim olmadığı için kullanım miktarına göre performans değişikliği gösteriyordu. Bir daha almam.


Kaş serumlarında en sevmediğim özellik, böyle bulanıklaşması. performansını da azaltıyor zaten kirlendikçe. Ki dikkat ederim kullandığım zamanlara. 



Origins - Retinol kremi, muhteşem bir ürün, büyük boyunu alıp kullanmak istiyorum ancak fiyatlar çok fazla geldi. Retinol'e şu an bütçe ayıramıyorum. En sevdiğim ROC retinol kapsülleri bile hem piyasada çok bulunmuyor hem de çok pahalı.. Üzüyorsun retinol. Cildim retinol ürünlerine tepki gösterebiliyor, seçici davranıyorum. bakalım bir sonraki retinol ürünüm ne olacak? :) 



BİR DAHA BANA KİMSE PROPOLİS DEMESİN. PROPOLİSLİ BOĞAZ SPREYLERİNDEN MİDEM BULANDI ARTIK, O KADAR KÖTÜLER Kİİİİİ.... ❌


Bu ürünler de sevemediklerimin arasında. 
Activelle koltuk altı roll-onları performans olarak orta ancak kullandıkça sıvı kısmı kenarlara geliyor ve bir sonraki kullanımda kapağı açtığınızda pul pul şerit şerit beyaz döküntüler yapıyor, yani oetalığı kirletiyor anlayacağınız. Elimde bir iki stok daha var, onları da kullandıktan sonra bir dah almayı düşünmüyorum açıkçası. 

Beni sonradan üzen bir ürün de note markasının kaş vaksı. İlk açtığımda pembe renkli olan ürün zamanla beyaza döndü, sonrasında da katı halinden eser kalmadı su gibi oldu. Maalesef çöpe gitti. Daha uzun süre kullanmayı beklerdim. Performansı iyiydi çünkü. 

Diğeri de the body shop markasının gece maskesi. Bu ürün de markanın diğer ürünleri gibi çabuk bozulanlardan, pütürlendi ve kullandıkça ciltte pütür pütür silgi gibi soyulmaya başladı. 


2022 FAVORİ DUDAK ÜRÜNLERİM: Oriflame Ultra Nude ruj ve Bobbi Brown Lip Tint Bare Pink. 💓 



Saçlarım uzadıkça elim daha çok saç maskelerine gimeye başladı. Hem nemini hem de uç sağlığını güzel koruyorlar. Loreal Botanicals ve Elseve serilerini severek kullandım. Şu sıralar 70-80 tl skalasında satılıyorlar, elimde DP'nin saç maskesi var, bitince tekrar Elseve' e ya da Gliss' e döneceğim. 



Mia Klinika'nın azelaik asit serumu çok hafif bir ürün, yedekli bende. 
artık üst üste farklı serumlar kullanmak yerine, tek bir ürünle devam ediyorum. 
1 serum şişem leke giderici ise onu bitirip, diğer sorunlara yönelik daha hafif ürünler kullanıyorum gibi. 

Yves Rocher'in hiç ama hiç sevmediğim iki ürün; dudak koruyucu ve göz farı bazı. performanslarını hiç sevmedim. ❌











Severek kullandığım balm yapıda olan güzel bir göz kremiydi. Kıvamı ve nemlilik süresi çok iyiydi. 



Bu nedir arkadaşlar, 19 tl ye bir indirim döneminde aldığım New Well maskara, hiç mi oturmaz, sabitlenmez, o kadar kötü ki, birkaç şans verme seanslarımdan sonra elden çıkarttım. ❌


Sevdiğim boğaz spreyim. 
Faranjit yaşayanlar bilir. 😈






Şu fly-mix şişesi keşke plastik olsa, çocuklar için bol bol kullandığımız bir ürün ve sıkça çantamızda oluyor, cam olduğu için hem ağır hem de kırılmaya eğilimli haliyle. 

İçeriğini sevdiğim bir ürün. Almaya devam ederim. 





Mükemmel bir krem. Büyük boyunu kesinlikle alacağım. 💓 Biodermanın yüz temizleme ürünleri dışında kremlerine bayılıyorum. 























CAUDALIE... Her ürününü ayrı severim. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

2023 Eylül Okuduklarımdan "KURU KIZ - AYFER TUNÇ"

Max factor honey lacquer 🛍️💄

Feniçka - 2023